Tags: , , , , , , | Categories: Domain Posted by Editorial on 21.06.2011 01:22 | Yorumlar (1)

ICANN'de uzun zamandan beri gündemde olan ve tartışılan bir konu nihayet karara bağlandı. Artık markalar kendi alanadı uzantılarını kayıt edip kullanabilecekler! Bu alanadları için yeni bir pazar ve internet içinde yeni bir soluk anlamına geliyor. Aslında bu uygulamanın çok daha önce onaylanması bekleniyordu fakat bazı iç anlaşmazlıklar ve global firmaların müdehalesi sonucu ertelenmişti.

Bu karar ugulanmaya başladıktan sonra firmalar kendi alanadı uzantılarını kullanabilecek, örneğin: Turkcell  .turkcell uzantısını, Facebook .facebook uzantısını tehmini rakamlara göre 185 bin $ karşılığında kaydedip markasını uzantı olarak kullanabilecek. Başvurular 12 Ocak 2012 tarihinden sonra ICANN tarafından kabul edilmeye başlanacak. Her ne kadar sevindirici bir haber olasada her firmanın karşılayabileceği ve her isteyenin sahip olabileceği bir uygulama gibi görünmüyor. Bilinmesi gereken diğer bir konuda başvuracaklar için firma olması şartı var.



Kaynak
http://www.icann.org/
http://blog.icann.org/2011/06/internet-looks-to-singapore-and-icann-41-for-fate-of-new-gtlds/
Tags: , , , , | Categories: Haber Posted by Editorial on 20.06.2011 13:47 | Yorumlar (2)

Türk Telekom, 2010 yılında Türk Telekom Grubu'na katılan, Avrupa'nın önde gelen bağımsız toptan data ve kapasite sağlayıcılarından Pantel'in desteğiyle Türkiye'nin yurtdışı çıkış kapasitesini 1.2 terabite çıkartıyor.

Yurtdışına çıkış kapasitesini arttırmak amacıyla yapılan bu atılım ile 2005 yılında 30 gigabit olan yurtdışı çıkış kapasitesi, yapılan yatırımların sonucunda bugün itibariyle 650 gigabit seviyesinde bulunuyor. Yapılan son artışla birlikte 1.2 terabite yükselecek hız ile 2005 yılına göre 40 kat artış sağlanmış olacak.

Sağlanan kapasite artışıyla yurtdışında barındırılan, aralarında Google, Youtube, Facebook, Twitter gibi popüler platformların da bulunduğu pek çok siteye Türkiye'den erişim çok daha hızlı hale geliyor. Üstelik internetin yoğun kullanıldığı zaman dilimlerinde de erişim standardı korunmuş oluyor.

Pantel, 16 ülkeyi kapsayan 27.000 km fiber optik ağıyla, Türkiye'nin Ortadoğu ile Avrupa arasında karadan ses ve data köprüsü haline gelmesine önemli bir katkı sağlıyor. Türk Telekom Pantel ile birlikte, Türkiye, Ortadoğu ve Asya pazarlarını Batı Avrupa ve Amerika'ya bağlayan data ve genişbant trafiğini de sağlayarak küresel konumunu daha da güçlendiriyor.

Türk Telekom'un, Pantel'in networküyle birlikte, yurtdışı erişim rotaları aşağıdaki şekilde: (6000x6000)

Hakam Kanafani from Noete.com on Vimeo.

Türk Telekom GM Gökhan Bozkurt from Noete.com on Vimeo.

Pantel GM from Noete.com on Vimeo.

Kaynak: http://turk.internet.com/portal/yazigoster.php?yaziid=32819
Tags: , , , | Categories: Etkinlik Posted by Editorial on 02.06.2011 21:21 | Yorumlar (0)

Ülkemizde eksikliği her geçen gün daha fazla hissedilen ürün/teknoloji bağımsız, çözüm odaklı güvenlik anlayışına katkı sağlamak amacıyla, her yıl Haziran ayında gerçekleştirilen İstanbul’a özel Bilgi Güvenliği Konferansı olan İstSec, bu yıl 3-4 Haziran 2011 tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilecektir.

Türkiye’den ve çeşitli ülkelerden konusunda söz sahibi bilgi güvenliği uzmanlarını ve BT güvenliği meraklılarını buluşturacak olan İstSec 2011’in bu yılki ana teması “yeni teknolojiler, yeni güvenlik riskleri” olarak belirlenmiştir

Konferans Programı:

İstSec 2011’de 38 farklı konuda 35 farklı uzman yer alacaktır.  Ayrıca  hem internet üzerinden hem de etkinlik alanında “Capture The Flag Ethical Hacking” yarışması gerçekleştirilecektir.

Konferans boyunca, internet yasaklarının teknik ve hukuki boyutları, sanallaştırma güvenliği, bulut bilişim güvenliği, siber istihbarat toplama yöntemleri, adli bilişim analizi, mobil telefon güvenliği, yeni nesil tehditler ve çözüm önerileri, yeni nesil hacking yöntemleri,  CEO ve CIO'lar için Yeni Nesil Güvenlik, Siber Tehditler ve Türkiye’nin Siber Güvenlik Yol Haritası ve  APT(Advanced Persistent Threat) gibi konular detaylıca irdelenerek katılımcıların bilgi sahibi olması sağlanacaktır.

Konferans programına http://www.istsec.org/?page_id=6 adresinden ulaşılabilir.

Konferans Sponsorları:

İstSec ‘11, SadeceHosting, Microsoft, Helyum, Trend Micro, SymTurk, GateProtect, StoneSoft, Inforte, Bilişimcim, Palo Alto Networks , Mavituna Security, Bilgi Güvenliği AKADEMİSİ, ADEO, Zemana, Labris Teknoloji, ÇözümPark ve Tamara Electronics sponsorluğunda gerçekleştirilmektedir.

Katılım & Kayıt:

Konferansa katılım ücretsiz olup kayıt yaptırılması gerekmektedir.

http://www.istsec.org/kayit.html adresinden kayıt işlemi tamamlanabilir.

İletişim:
Konferansla ilgili tüm geri bildirimler için info@istsec.org adresine e-posta gönderebilirsiniz.

Ulaşım:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü
Kurtuluş Deresi Cad. Yahya Köprüsü Sok. No: 1
Dolapdere 34440 Beyoğlu İstanbul
http://www.istsec.org/?page_id=530

İstSec ‘11 Bilgi Güvenliği Konferansı'nda görüşmek üzere!

Tags: , , | Categories: Röportaj Posted by Editorial on 30.05.2011 00:48 | Yorumlar (0)
İçerik 2010 olmasına rağmen, bir çok hosting firması profesyonelinin başından benzer hikayetler geçmiştir. İlk metro ethernet hizmeti, ilk yatırımın yapılması, ilk zorluklar, ilk saldırılar sektördeki herkesin tecrübe ettiği deneyimlerdir. Selçuk SARAÇ'in hikayesinden de sektördeki çalışanlar kendinden bir parça bulacaktır.

16 Ekim Etohum Kampi - Selcuk Sarac - Sadecehosting from Burak Buyukdemir on Vimeo.


Kaynak : http://www.etohum.com/selcuk-sarac-sadecehosting-16-ekim-2010
Tags: , , , , , , | Categories: Röportaj Posted by Editorial on 21.05.2011 05:16 | Yorumlar (0)

Türkiye'de ki IPv6 ağını son kullanıcıyla buluşturma başarısı gösteren NetInternet Telekom'dan Volkan ORANSOY ile IPv6 hakkında ilgilenenler için faydalı bir röportaj yaptık.

İşte röportajımız;

WHT: Öncelikle Ipv6 ile ilgili çalışmalarınızdan dolayı sizi tebrik ederiz. Bu çalışmalar sayesinde Türkiye'de bilincin arttığını düşünüyoruz. Bize kendinizden ve çalışmalarınıdan kısaca bahsedermisiniz?

V.O: Merhaba. Ben de bu konuya dikkat çektiğiniz için size teşekkür ederim. Uzun yıllardır özel sektörde ve son sekiz yıldır üniversitelerde, ağ ve ağ servisleri yönetimi üzerine çalışmaktayım. 2003’den beri de aile şirketimiz olan Netinternet Telekom’da, bu alanda danışmanlık yapmaktayım. Netinternet olarak, kurulduğumuz günden bu yana özellikle teknik destek ve müşteri memnuniyeti odaklı bir çalışma prensibi benimsedik.

Açıkçası Ipv6 konusundaki öncü çalışmalarımız da bunun bir sonucu. Ripe bünyesinde Ipv6 geçişi alanında “Four Star” seviyeye çıkan ilk Türk hosting firmasıyız.

WHT: İsterseniz işin temelinden başlayalım. Bilindiği gibi Internet şu anda Ipv4 protokolü üzerinde çalışıyor fakat herkes Ipv6 protokolüne geçişten bahseder durumda. Neden dünya IPv6 protokolüne geçme ihtiyacı duyuyor? Özellikle Internet servis sağlayıcıları ve hoster'ların neden bu protokolde hizmet vermesi gerekli?

V.O.: Ipv4 stokları internetin bu denli popülerlik kazanması ile hızla tükendi. Ipv6 1998’de geliştirilmeye başlanmış bir protokol.

Ipv4 yapısındaki bilinen problemlere çözüm olmak adına tasarlandı. Ipv4 adreslerinin tükenişi ile de büyük önem kazandı. Evimizde ,aracımızda,iş yerlerimizde kullandığımız elektronik cihazların birçoğu artık internet üzerinden servisler alabilir ve verebilir durumdalar. 2015 ‘de tüm insanlığın yarısı geniş bant internet kullanacak.
Ama Ipv4 stoklarının bitişi tüm bu yeniliklere engel teşkil etmekte. Bu konu o kadar önemli ki, 2013 Ağustos’una kadar tüm kamu kurumlarının Ipv6 üzerinden erişilebilir olmaları konusunda bir başbakanlık kararnamesi mevcut. ABD başkanı Obama, Ipv6 geçişini teşvik eden ve önemini anlatan bir konuşma yaptı ülkesinde. Bu nedenle geçiş kaçınılmaz.

Yeni protokolün kullanımı yaygınlaşınca, erişilebilir olmanın şartlarından birisi olacak Ipv6. Bu da hosting firmalarına bunun ile alakalı şimdiden plan yapma zorunluluğu getirmekte.

WHT: Bildiğiniz gibi dünya üzerinde mevcut olan IPv4 adresleri tükenmek üzere hatta APNIC geçen ay son kalan /8 bloğunu törenle tahsis edip IPv4 tahsisini sonlandırdı. Yakın zamanda da diğer koordinasyon merkezleri IPv4 bloklarını bitirecekler. Siz bu gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz? Ipv4'un tahsisinin sonlanmasında korkulacak bir nokta görüyormusunuz? ve Servis Sağlayıcılarına etkileri nasıl hissedilir?

V.O.: Evet, söylediğiniz gibi artık IANA’da Ipv4 yok. RIR’lar ise ellerindeki stoğu Ipv6 geçişini sağlamak üzere kullanacaklarını şimdiden belirttiler. Özellikle yeni firmaların canı bu konuda oldukça sıkılacak. Microsoft’un 7 milyon dolar ücret ile batan Nortel firmasının Ipv4 adreslerini alması ile de yeni bir black market olgusu ile karşı karşıyayız.

Şüphe yok ki bu gelişmeler geçiş sürecini hızlandıracak. Bu geçiş sürecinde şahsi gözlemim, insanların her konuda olduğu gibi bu konuda da değişime soğuk bakmaları. En nihayetinde bu geçiş, 3. Katmanda kullanılan numaraların değişmesinden öte bir durum değil. Nasıl ki telefon numaramız veya adresimiz değişince bir süre sıkıntı çekiyoruz, bu konuda da bir geçiş süreci olması doğal. Servis sağlayıcıların bu konuda hem ekipman, hem de bilgi olarak biraz yatırım yapması gerekecek.

WHT: İşin biraz daha teknik tarafına inelim. IPv4 hızlı bir protokol olmasına rağmen içerisinde bir çok sorunda barındırıyordu, örneğin : IpSpoofing, sınırlı QoS desteği ve herhangi bir güvenlik endişesi göz önüne alarak tasarlanmamış olması. IPv6 bu sorunların hangisine çözüm sunuyor ve hosting firmaları için ne gibi kolaylıklar sağlayacak?

V.O.: Teknik anlamda aslında nerede ise tamamen ayrı protokoller. Zaten bu nedenle kabul edilmiş bir geçiş mekanizması yok. Olanlar ya yavaş, ya da güvensiz. Ipv6 özellikle hızlı ve güvenli bir iletişimi hedeflemekte. Örneğin paket başlığında protokole gömülü bir Flow Label ve QoS alanı mevcut. Bu özellikle sınıflandırma ve önceliklendirme konusunda büyük avantaj sağlayacak. Ayrıca bu protokolde başlık boyutu sabit.

Bunun çok daha hızlı çalışan yönlendiricilere olanak sağlayacağı öngörülmekte. Ağ güvenliği ve adres bolluğu nedeni ile hosting firmalarına kolaylık sağlayacağına şüphe yok.

Şu anda Ripe tarafından önerilen Ipv6 dağıtımı senaryolarında, her bir kullanıcımıza /64 , yani şu anda dünya üzerindeki tüm Ipv4 adreslerin karesi kadar Ipv6 adresi verilmesi isteniyor. Bunun getireceği esneklik muhakkak ki büyük kolaylık sağlayacaktır.

WHT: Genel IT çevrelerinde IPv6 ile ilgili en büyük efsanelerden biriside güvenliğin tam sağlanabileceği. Yani Ipv6 networklerinde dDOS yaşanmayacak, IpSpoof yapılamayacak gibi söylentiler mevcut. IPv6 ile birlikte bu sorunlar tarihemi karışacak? Internet üzerindeki saldırıların seyrinde bir değşiklik yaratması mümkün mü?

V.O.: Bunun tamamen doğru olduğunu söylemeyi çok isterdim. Ancak kısmen bunu doğrulayabiliriz. Şu anda aktif kullanılan Ipsec protokolü, aslında Ipv6 için tasarlanmış, ancak sonradan Ipv4’e port edilmiş bir sistem. Ipv6’ya gömülü gelen bu seçenek ile artık tüm ağ erişiminizi kriptolamanız olası. Bu büyük bir güvenli açığını kapatmakta.

Ancak DOS ve türevi, kaynak taşırma tekniği kullanan saldırılar için Ipv6, net bir çözüm sunamamakta. Zira DOS ataklarında suistimal edilen açık Ip protokolleri ile alakalı bir açık değil.  Ipspoofing ise esasen trafik sağlayıcılarda çözülebilecek basit bir sorun. Ancak bu konuda bazı politikalar konulursa bir sonuç alınabilir.

Her ISP, kendi yönlendiricisine, “benim olmayan IP adresi benden dışarı çıkmasın” gibi basit bir kural yazarsa, bu sorun tarihe karışacaktır zaten. Bu noktada ağ problemleri ile alakalı her sorunu kendi içince irdelemek daha doğru olacaktır.

WHT: Sanırım hoster'ların IPv6 ile ilgili en büyük çekinceleri adresleme notasyonu. IPv4 adreslerine aklımızda tutacak kadar bu denli alışmışken IPv6'nın notasyonunu, Router'a tanımlarken veya acil durumda Ip bloklamamız gerekirken operatorler nasıl yönetecekler. Bununla ilgili operatorlerin işini kolaylaştıran teknikler var mı? 32 karaktere kadar çıkabilen bu adreslemeye de zamanla alışırmıyız?

V.O.: Ipv4’den daha kolay hatırda kalabilecek kombinasyonları kullanabilmek bizim elimizde. Örneğin biz Ipv6 adreslerin dördüncü bloğunu vlanlarımızı belirtir şekilde tanımadık. Ipv6 adreslerimiz içlerinde kendi vlan numaralarını da söylüyorlar.

Bugün her hosting firması ip adreslerini paylaştırmakta ve olası saldırılarda bu ip adresindeki tüm kullanıcılar etkilenmekte. Bu noktadan bakılırsa bu kadar bol ip adresi ile tüm kullanıcılara birer Ipv6 vererek bu sorunu ortadan kaldırabiliriz.
Bu alanda bu protokol, daha yaratıcı çözümlerin doğmasına olanak sağlayacak.

WHT: Gelelim işin özüne. IPv6'ya geçiş kaçnılmaz buna herkes ikna oldu. Bir hosting firmasının IPv6 için atması gereken ilk adım nedir?

V.O.: En baştan belirteyim, çok zor bir iş değil aslında. Öncelikle bir geçiş planı yapmakta ve bu alanda bir test yatağı oluşturmak en doğrusu.  Zira cihazdan ziyade uygulayıcıların buna adapte olması lazım.

Şu anda Ripe Ipv6 geçişini oldukça teşvik etmekte ve Ipv6 tahsislerini nerede ise aynı gün yapmakta. Eğer Ripe üyesi değilseniz, yapmanız gereken, Ipv6 destek veren bir firma ile çalışmanız olcaktır. Bu alanda yakın bir zamanda bir 6to4 tüneli kendi bünyemizde hizmete sokmayı planlamaktayız. Bu şekilde mevcut ağı Ipv6 desteklemeyen kullanıcıları da, Ipv6 ağlara tüneller vasıtası ile çıkaracağız.

Bunun ile beraber Ipv6 uyumlu ekipman temini gerekecektir  belirli durumlarda. Bu sebeple firmalar alım prosedürlerini gözden geçirmeli, yeni ağ cihazlarında Ipv6 uyumluluğu aramaları gerekir.

WHT: Sizde tecrübe ettiyseniz Hosting sektörü donanım almaya çok meğillidir. Neredeyse piyasadaki son teknoloji ürünleri daha ABD firmaları kullanmadan bize satarlar. Donanım vendorları (Ağ cihazları sağlayanlar) Ipv6 desteklerini donanım bazlı mı veriyorlar yoksa mevcut donanımlarına firmwire upgrade yapılması yetiyor mu? Yani kısacası IPv6 desteği vermek için servis sağlayıcısının donanım alması gerekir mi?

V.O.: Çok güzel bir noktaya temas ettiniz. Bunu fırsat bilen bazı firmalar şimdiden Ipv6 geçişini sebep göstererek özellikle kamu kurumlarını ablukaya almaya başladılar. Ama şunu net belirteyim ki bu geçiş için şu anda kullanılan donanımların %90’ı hazır. Önceden Ipv6 desteği ayrı paketlerde ücreti karşılığı verilirken, artık birçok üretici tarafından standart olarak sunulmakta.

Mevcut cihazların yazılım güncellemesi ile Ipv6 destekler hale gelmesi çok olası. Bunun için ilgili cihazın destek kanallarına ulaşmalarını tavsiye ederim. Ayrıca Ripe yeni cihaz alacaklar için çok kapsamlı bir doküman hazırlamış. İncelenmesini tavsiye ederim.

WHT: Servis sağlayıcılar IPv6 Network'ü işletmeye başladıktan sonra ne gibi sorunlarla karşılabilirler. IPv6'ya aşına olmayan sistem yöneticileri en çok nerde zorlanıyorlar. Örneğin efektif bir Routing yapabiliyorlarmı veya IP adreslerinin planlamasında zorlanıyorlar mı?

V.O.: Aslında Ipv6 ağ yöneticilerinin işini oldukça kolaylaştırmakta. SLAAC (StateLess Address AutoConfiguration) özelliği ile ağınızdaki cihazlara global Ipv6 adreslerini tanımlayabilrisiniz. Tek komut ile tüm ağın Ipv6 prefiksini değiştirebilirsiniz. Prefiks bazında BGP anonslarını oluşturduğumuz için global route tablosunun küçüleceği öngörülüyor.

Benim bu noktadaki gözlemim, uygulama katmanına yaklaştıkça sorunlar çıkacağı yönünde. Örneğin Windows sunucular için Ipv6 tarafında kolayca suistimal edilebilen ve halen önlem alınmamış açıkların olduğu bilinmekte. Ayrıca hosting yapılarının olmazsa olmazı kontrol panelleri halen Ipv6’ya hazır değil.  Bunları göz önüne alınca, aslında yeni protokole en hazır kısım ağ katmanı.

WHT: Şu anda Türkiye'de IPv6 desteği sağlayan hangi firmalar bulunuyor (Hosting Sektöründe faaliyet gösteren). Bu firmalar IPv6 destekli barındırma ve sunucu kiralama hizmetleri verebiliryorlar mı?

V.O.: Araştırdığım kadarı ile şu anda bunu ticari hizmet haline getirmiş firma yok. İlk testleri biz başlattık ve halen bu testler devam etmekte. Testlerimiz bitmeden ticari ürün haline getirmeyeceğiz.

An itibari ile, teknik olarak Ipv6 üzerinden erişilebilirliği sağlayan tek hosting firması, Netinternet Telekom olarak biziz. Bu testlere dahil olmak isteyen müşterilerimize Ipv6 adresi tahsis edebiliyoruz.

WHT: Birazda son kullanıcı için yararlarına bakalım. Servis Sağlayıcıları çeşitli servisleri müşterileri için kullandırıyorlar, bunlardan en çok kullanılanı SMTP diğer önemli servislerde DNS, WEB, FTP v.b. Bu servis seviyelerinde IPv6'nın getirdikleri nelerdir? Sizce son kullanıcı bu servislerle olan iletişiminde ne gibi avantajları olacak? ne gibi dezavantajları olacak?

V.O.: İstemciler, yani evlerinde, iş yerlerinde internet kullanan kişilerin gözle görebileceği bir durum oluşmayacak. Ancak verilen hizmetin kalitesi ve güvenliği artacaktır.

Yayıncılar, yani websitesi sahipleri ve hosting firmaları için bu servislerin sağlanmasında kolaylıklar getireceğini düşünüyorum. Bahsettiğiniz servislerin hemen hemen hepsi, Ipv4 kaynakların yetersizliği nedeni ile paylaşımlı ip adresleri üzerinden kullanılmakta. Bu noktada Ipv6 ile dedike ip adresleri tanımlamak, bu sayede servislere özgü politikalar geliştirebilmek ve bu servislerin birbirlerinden ayrılmaları mümkün olacaktır.

Güvenlik, performans ve servis kalitesine katkı yapacağından şüphem yok. Ayrıca protokolün inovasyona alan bırakan yapısı ile yeni ağ servislerine olanak sağlayacağını düşünüyorum. Örneğin NAT nedeni ile hak ettiği ilgiyi göremeyen Voip servisleri, IPTV sistemleri artık sektörün doğal parçaları haline gelebilir.

WHT: Son olarak Ipv6 ile ilgili Hosting Firmalarına ve Erişim Sağlayıcılarına söylemek istediğiniz bir şey varsa yayınlamaktan mutluluk duyarız.

V.O.: Bu geçiş er ya da geç herkesin kapısını çalacak. Kapınızın çalındığı gün sorun yaşamak istemiyorsanız şimdiden bir iş planı çıkarmanız, bunu projelendirmenizi şiddetle tavsiye ederim. Acele etmeden ancak planlı hareket ederek ,zamanınızdan ve kaynaklarınızdan çalmadan, sancısız bir geçiş yapmak mümkün. Sonuç olarak bu teknolojileri üreten değil kullanan bir ülkeyiz ve bu bizi kaynak kullanımında daha dikkatli olmaya yöneltmeli.

Umuyorum Ipv6 geçişi, sektörümüze hareketlilik getirecek yeniliklere olanak sağlar. Teşekkür ederim.

WHT: Sorularımızı cevapladığınız için çok teşekkürler. IPv6 ile ilgili örnek alınması gereken bu çalışmanızdan dolayı NetInterneti firmasını tekrar tebrik ediyoruz.

NetInternet'in bu çalışması ve RIPE tarafından "Four Start" serviyesi verilmesi sektör açısından önemli bir gelişme. Umarız Ipv6 bilinci diğer firmalarda da aynı seviyeye ulaşır ve zamanı geldiğinde sektör son kullanıcıya hissettirmeden Ipv6 protokolüne taşır.

Tags: , , , | Categories: Infographic Posted by Editorial on 17.05.2011 10:43 | Yorumlar (0)

Kaynak : http://www.abb.com/product/ap/db0003db004052/e950c90f13518ffbc125788f0030bda0.aspx

Tags: , , , , , , , , | Categories: Cloud Computing, İnceleme Posted by Editorial on 14.05.2011 01:37 | Yorumlar (1)

Dünyada olduğu gibi ülkemizde'de Bulut (Cloud) sistemlerine ilgi oldukça arttı bu halı ilgiye ve ihtiyaçlara cevap verebilmek adına global donanım ve yazılım üreticileri konsorsiumlarla bulut sistemlerinin optimum işletilmesi ve standardizasyonu üzerinde yoğun olarak çalışmalarını sürdürüyorlar ve belirli aşamalar şimdiden kaydedilmiş durumda. Türkiye'de de hosting sektöründe bulut bilişimi sağlayan ve bunu müşterilerin kullanımına açan firmalar oldukça az. Gerek yüksek donanım maliyetleri gerekse konseptin tam olarak kavrananamış olmasınınde etkisi var tabiki.

Sektörde bu hizmetler yok denecek kadar az derken geçtiğimiz aylarda DorukNet DorukCloud adını verdiği bulut hizmetini devreye aldığını duyurdu. Doruk'un bu ürününün lansmanı hosting sektöründe daha önce görülmemiş bir pazarlama adımı oldu diyebiliriz. Teknik olarak cloud konsepti tartışılabilir fakat Doruk'un hizmetini verdiği bu ürünün pazarlama, tanıtım ve satışının diğer firmalar tarafından örnek alınması gerektiği aşikar.

İşin sektörel kısmı bir yana son kullanıcıyı ilgilendiren hizmetin kalitesi! Gerçekten dorukCloud stabil, esnek mi? performansı nasıl? diye merak ettik ve sistemi test etmeye karar verdik. Bakalım DorukCloud nasılmış.

Altyapı

DorukCloud'un alt yapısında HP Blade kasalar kullanılmış ve burdaki Blade Nod'larının arkasında da depolama (Storage) birimi olarak IBM SVC seçilmiş. Bu donanımın üzerinde koşan Windows Server 2008 işletim sistemi veyine Microsoft'un sanallaştırma çözümü olan Hyper-V kullanılmış.

Türkiye'de ki müşterilerin isteklerine ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek kapasite bu donanım ve yazılımlarla sağlanabiliyor diyebiliriz. Dünyada bu seviyedeki cloud mimarilerine baktığımızda cloud yapınızı daha özgün hale getirebilmek ve donanımdan daha iyi performans almak için Xen kullanıldığını görüyoruz. Hyper-V'de giderek gelişen bir sistem fakat gerek dosya sistemi olsun, gerekse başka etkenler dolayısıyla Xen'i tercih etmemelerinin nedenini merak etmiyorda değiliz.

Yönetim

DorukNet kontrol panel ve provisioning engine olarak Citrix'in yeni satın aldığı EMS Cortex CloudPanel'i tercih etmiş. Bu panel hem MS Exchange, hemde Hyper-V sistemlerini etkilil bir şekilde yönetebildiği ve sistemin bir anönce production'a alınmasını sağladığı için doğru karar olmuş fakat uzun vadede çok maliyet getireceğini düşüncesindeyiz.
Hizmetlerin tümünü bu panel'den yönetme imkanı bulunuyor. (Eğer ek kaynak'a gerek duyarsanız (CPU, RAM, Disk) sizi Doruk'un Parallels Business Automation sistemine yönlendiriyorsunuz.)

Kontrol Panel'e erişmek için management.dorukcloud.com adresini kullanıyorsunuz. Açıkca belirtmek gerekirse panel adresi biraz uzun olmuş fakat akılda kalıcı ve ekstra port istememesi müşteri açısından iyi.

Kurulum

Kontrol Panel'i kullanarak Sanal Sunucu açmamız mümkün. Hatta doruk sizin için popüler işletim sistemlerinin imajlarını hazırlayıp panel'e kullanmanız için eklemiş. RedHat Ent. 'den Centos'a kadar bir çok dağıtım ve Windows sistemlerinin imajları mevcut bizim dikkatimizi çene imajları kısaca listelemek gerekirse.

  • RedHat Enterprise 6.0
  • Windows Server 2008 R2 Enterprise with Plesk 10
  • Centos 5.6
  • Debian 6.0 1A

Diğer bir konuda kurulumda istenilen parametreleri panel üzerinden girebiliyor olmamız. Örneğin Zaman Dlimi, Administrator Şifresi gibi.

Sanal sunucuyu oluştururken DorukCloud'un size tahsis ettiği kaynak havuzuna göre hareket ediyorsunuz. Örneğin : 4 CPU, 8GB Ram hakkınız var. Oluşturduğunuz sanal sunucuya 2CPU, 4GB Ram verebiliyorsunuz.

Test için oluştruduğumuz sanal makine de şu özelliklerde seçtik.

  • Windows Server 2008 R2 Enterprise with Plesk 10
  • 1 Çekirdek 2.80 Ghz Xeon MP (ölçeklenebilirliği arttırmak için tek çekirdek seçtik)
  • 2048MB RAM
  • 20GB HDD

Tercihlerimiz belirttikten sonra 20:06 itibarı ile kurulum komutunu panel'e verdik ve 29 dakika sonunda sanal makinemiz kullanıma hazır hale geldi. (20:06:12 - 20:35:24)

Sunucuya giriş yapabilmek için daha önce belirlemiş olduğumu IP adresine RDP isteği gönderdik fakat bir türlü bağlanamadık ondan sonra panel'in browser üzerinde console'a bağlanabileceği bir alanı keşfederek burdan giriş yapmayı denedik. Giriş yaptık fakat kurulum sırasında tanımlanan IP adresi sunucunun ethernet kartına tanımlı değildi. Bunu console üzerinden manual gerçekleştirip sunucuya erişebildik.

Düzeltme: Tekrar yaptığımız test'te kontrol panel'in sanal sunucuya sorunsuz şekilde IP adresini atadığını ve uzaktan erişim ile bağlandığını gördük. Bizim yaşadığımız durum test ortamının standart olmayışından kaynaklanıyormuş. Son kullanıcılar bu sorunu yaşamayacaktır.

Browser Üzerinden console kullanmak için bir iki ipucu vermek istiyoruz.

  1. Console'a sadece Internet Explorer üzerinden bağlanılabiliyor.
  2. https://management.dorukcloud.com/ adresini Internet Explorer'ın güvenilir siteler listesine eklenmesi gerekiyor.
  3. CTRL+ALT+DEL göndermek için sanal klavye kullanmanız gerekiyor.
  4. CTRL+ALT+DEL göndermek için klavyeden CTRL+ALT+END tuş kombinasyonunu kullanabiliyorsunuz.

Network

DorukNet bize IP adresi olarak (5 adet kullanılabilir IP adresine denk geliyor) şeklinde subnet verdi. IP'leri yüzeysel olarak check ettiğimizde daha önce herhangi bir black-list'e girdiğini görmedik gayet temiz ve kullanıma hazır IP adresleri olduğunu söyleyebiliriz. Network'e ulaşırken herhangi bir kısıtlama bulumuyor hem ICMP, hemde TCP üzerinde bir kısıtlamaya rastlamadık. Dikkatimizi çeken diğer bir nokta IP adreslerinin revers DNS'inin bulunmayışı, bunun için ayrıca dorukNet ile irtibata geçip revers dns'leri tanımlatmanız gerekiyor. Panel üzerinde de IP yönetiminde bu özellik mevcut değil.

Sunucu

CPU

Sunucu üzerinde Intel Xeon 5660 @ 2.80Ghz'lik CPU'su geldi. Çok ayrıtılı testlere girme niyetminiz olmadığından sunucunun gerçekten gösterdiği gibi 2.8Ghz'de çalışabildiğine baktık ve 2798.7 Ghz'de çalışabildiğini gördük.

Disk

Sunucunun disk'i üzerinde yaptığımız testler ise aşağıdaki gibi.

Saniyedeki Okuma I/O Sayısı 182.76
Saniyedeki Yazma I/O Sayısı 594.86
Saniyede Okunan MB 5.71
Saniyede Yazılan MB 18.59
Yazma/Okuma Tepki Süresi (ms) 1.2833
Maksimum I/O Tepki Süresi (ms) 965.1852
CPU Kullanım Oranı (Bu işlemler sırasında) % 2.57

Testlerde kullandığımız I/O Meter şablonunu bu linkten çekebilirsiniz : iometer.icf (5,70 kb)

Upload

DorukNet - Reklamevi (Netdirekt) 59.31Mbps

DorukNet - 3C1B Telekom (Upload için bağlanamadı)

DorukNet - Vital Telekom 225.15 Mbps

DorukNet - MayaNet 35.37 Mbps

Download

DorukNet - Reklamevi (Netdirekt)  89.42 Mbps

DorukNet - 3C1B Telekom 135.58 Mbps

DorukNet - Vital Telekom 99.82 Mbps

DorukNet - MayaNet 59.90 Mbps

Fiyat

dorukcloud.com web sitelerinden incelediğimiz kadarı ile sistemi kullanmak için 3 Paket seçeneğiniz var 1Cpu, 2GB Ram, 40GB Disk, 100GB Trafik (Anlık 323Kbit) 159 TL, Bu özelliklerin 2 katı 299 TL, 4 Kartı ise 499 TL olarak karşımıza çıkıyor. Donanım özelliklerine göre fiyat güzel fakat trafik çok düşük ve yetersiz olduğu aşikar.
DorukNet trafik limitlerini arttırırsa kurumsal müşterilerinin yanı sıra .com şirketlerininde tercihi olabilir düşüncesindeyiz fakat bunun tercihleri olduğunu pek sanmıyoruz ama yinede ileride kaçınılmaz olacaktır.

Genelde Cloud sistem denilince fiyatla ilgili akla gelen ilk şey "Kullandığın Kadar Öde" prensibidir. Ülkemizde bu sistemler yeni olduğundan henüz böyle bir anlayışta cloud hizmeti malesef görenmiyoruz ancak dorukNet müşterilerine şöyle bir güzellik yapmış;
Örneğin : 299 TL'lik Profesyonel paketi aldınız ve bir ay sonunda kaynakların yarısını kullandınız. Gelecek ay donanım kaynaklarınızı dorukNet'e bildirip ihtiyacınıza göre güncelletiyorsunuz ve kullanmadığınız kaynakların ücreti bir dahaki ayın kirasından düşülüyor bu kısmen iyi bir şey ancak cloud konseptine uyması açısından kullandığın kadar öde kuralının işletimesi gerekirdi.

Sonuç

DorukNet servis gamını genişletmek adına çok güzel bir adım atmış. Cloud kavramınıda bu servisi pazarlamak için son derece yerinde kullanmış. Kendileri sektöre yeni bir soluk getirdikleri için ve bu servise yatırım yapıp son kullanıcıyı kaliteli donanım ve kaliteli hizmet ile buluşturup sektörün hizmet çıtasını yükselttikler için tebrik ediyoruz.

Ek

DorukCloud lanse edilirken "Türkiye'nin ilk Cloud Hizmeti" olarak lanse edilmesine tepkiler gelmedi de değil. Hyper-V üzerinde bir çok firma daha önceden Hyper-V sanal sunucu grid'leri oluşturdular sadece bunu Microsoft iş birliğinde yapmadılar ve adına Cloud demediler. Teknik açıdan başarılı Hyper-V Cloud'ları oluşturulsa da Lansman ve Satış konusunda çok sönük ve beceriksiz kaldıkları için DorukCloud'un bu lansmanına "Türkiye'nin Lanse Edilmiş İlk Cloud Hizmeti" diyebiliriz. Umarız bu lansman ve pazarlama örneği diğer konuşan ama bir şey üretmeyen firmaları hareketlendirir ve sektör teknoloji tüketen değil, üreten bir dinamiğe kavuşur.

Tags: , , , | Categories: Röportaj Posted by Editorial on 13.05.2011 10:15 | Yorumlar (1)

Gökhan Erkman / Doruknet

Kaynak : www.noete.com
Tags: , , , | Categories: Haber Posted by Editorial on 05.05.2011 05:17 | Yorumlar (0)

Önce 5651 kanunu, arkasından TİB'in alanadı isimlerini sansürlemek için servis sağlayıcılarına gönderdiği mektup ve son olarak Interneti ulusal proxy'lerle sansürlemeyi amaçlayan, sözde güvenli internet ortamını sağlayacak olan 22 Ağustos'ta uygulanacak olan filitre kararı. Tüm bu çağ dışı uygulamaların sorumlusu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu

Amaç Internet üzerinde işlenen suçlarla mücadele etmek fakat bu amaca yönelik kararları BTİK kendi kafasına göre, kendi bilgisi çercevesinde alıyor ve uygulamaya geçiyor. Kurumun amacı kısıtlamaları kaldırma, sektöre, pazara canlılık getirmek, haksız rekabeti engellemek gibi bir sürü faydalı hususlar olmasına rağmen bu konuların karşısında çağ dışı bir canavar görüntüsünde. Bizde Web Hosting Türkiye olarak BTİK'İn kararlarına bir göz atıp kararlar nelere fayda sağlıyor, nelere sağlamıyor bir değerlendirelim istedik ve 5651 kanunundan başladık.

5651 kanununa bir bakalım...

İlk göze çarpan madde 4'üncü maddenin birinci fıkrası : "İçe­rik sağ­la­yı­cı, in­ter­net or­ta­mın­da kul­la­nı­ma sun­du­ğu her tür­lü içe­rik­ten so­rum­lu­dur." Sanırım bu madde'de Web 2.0 Çağında olduğumuz şu günlerde biraz eskide kaldı çünkü içerik sağlayıcılar artık bir platform haline geldi. İçeriği anonim veya kayıtlı kullanıcılar oluşturduğundan içerik sağlayıcının suçlu bulunması günümüz internet ortamına kısmen uymuyor. Buna örnek olarak "İnci Sözlük" verilebilir. İçeriğin tümünü kullanıcılar oluşturuyor fakat fatura hep İnci Sözlük'e kesiliyor.

Madde 6. 1.B) Sağ­la­dı­ğı hiz­met­le­re iliş­kin, yö­net­me­lik­te be­lir­ti­len tra­fik bil­gi­le­ri­ni al­tı ay­dan az ve iki yıl­dan faz­la ol­ma­mak üze­re yö­net­me­lik­te be­lir­le­ne­cek sü­re ka­dar sak­la­mak­la ve bu bil­gi­le­rin doğ­ru­lu­ğu­nu, bü­tün­lü­ğü­nü ve giz­li­li­ği­ni sağ­la­mak­la.

Madde 6'yı tasarlayan yetkililer durumu Internetin Kilobyte'lar ile ifade edildiği 1995 yılına göre düzenledikleri açıkca görülüyor. Internet'te oluşan bir günlük datanın Petabyte'lar boyutunda olduğunu düşünürsek bu maddeye göre hareket eden Erişim ve Yer Sağlayıcılar 6 Aylık trafik bilgisini saklayıp, güvene almakla yükümlü hale geliyor. Teknik olarak trafik izleme çözümleri, depolama çözümleri mevcut fakat maliyetler binlerce dolar üzerine çıkıyor. Tabi bu sadece cihaz maliyeti, işletme maliyeti, iş gücü, bakım masraflarını hesaba katmıyoruz bile. Sektör ve Internet için çok gerçekçi olmayan bu maddeyi uygulayan bir veya iki sağlayıcı olduğunu düşünüyorum. Bununla kalmayıp bu bilgileri paketleyip BTİK'in FTP sunucularına göndermeniz gerekiyor. 100GB bir datayı BTİK'in FTP sunucularına göndermek! Acaba BTİK önce böyle güçlü bir altyapısının var olup olmadığını öğrenip sonra bu kararları almışmıdır çok merak ediyorum.

Unutmadan söyleyelim bu düzenlemeleri yapmayan sağlayıcılar 10bin ,50bin TL arası para cevasına çarptırılacaktır diyede ekleniyor. Böyle bir para cezasınında kesildiğini hiç duymadım. Siz duyduysanız haberimiz olsun.

Alanadları için yasaklı kelimeler listesi...

Herkesin bildiği gibi 27 Nisan 2011 Tarihinde "Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı" servis sağlayıcılarına bir bildiri göndermiş ve gelen tepkilerden dolayıda "Bunu sadece öneri baabında gönderdik, kelimeleri yasaklamalarını tavsiye ettik" diye geri adım atmışlardı. Halbuki gönderdikleri ilk mektup'un sonunda şöyle yazıyordu;

Aşağıda İlgili kanun ve yönetmeliğe aykırı içerik bağlamında değerlendirilebilecek kelime gurupları verilmiştir. Bu kelime guruplarını barındıran içeriklerin çıkarılması ile ilgili alan adlarının hizmetine son verilmesi ve son durumun mail ile tarafımıza iletilmesi gerekmektedir. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda ilgili CEZAİ müeyyideler ile karşı karşıya kalınabileceği unutulmamalıdır.

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı

Yani "Benim istediğim kelimeleri yasaklamazsan CEZAİ müeyyideler sizi bekliyor" diyor. TİB'in burdaki duruşu nasıl bir çağdaşlık gösteriyor anlamak elde değil. Bunun sebebinin kurumun açık bir Internet Vizyonunun bulunmadığının göstergesi olarak algılayabiliriz. Gelen tepkilere göre de kıvırmalarıda ayrı konu tabi.

22 Ağustos'ta Uygulanacak Filitrelemeler

Herkesi isyan ettiren karar resmi olarak "İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı" olarak geçiyor. BTİK halkın kendi internet güvenliğini sağlamaktan aciz olduğunu düşünmüş ki İnternetin güvenli kullanımına dair usul ve esasları bu kararla düzenleme gereği duymuş. Bu karar direkt erişim sağlayıcıları ilgilendiriyor.

Karara göre Internete çıkarken bir kaç profile tabi olacağız bunlarda aşağıdaki gibi;

Aile Profili : BTİK tarafından hazırlanan kara liste (Black List) Servis Sağlayıcılara gönderiliyor ve servis sağlayıcılar buna göre kısıtlama yapmak zorun da oluyor yani BTİK giremeyeceğiniz sitelere sizin için karar veriyor, doğru yada yanlış BTİK'e güvenmelisiniz. Burda kısıtlananlar Proxy ve belirli portlarda olabiliyor. Yani P2P siteleri veya Remote Desktop uygulamanızda BTİK isterse kapatılabiliyor.

Çocuk Profili : Çocuk Profilinde Web Proxy sitelerine erişim açık sadece black list uygulaması söz konusu tabi yine BTİK'in berlilediği black list'e tabi. Sanırım burda çocukların proxy yapamayacak kadar beceriksiz olduğunu düşünerek Proxy erşimini açmışlar?

Standart Profil: Şu anda bu sayfayı okurken eriştğiniz profil standart profil. Burda herhangi bir sınırlama bulunmuyor. oh Rahat, özgür ama diken üstünde!

Yurtiçin İnternet Profili: Sadece yurtiçindeki IP adresleri ve black list harici portlar ve IP adreslerini kapsıyor. Bu paketi son kullanıcının ihtiyacına göre şekillendirdik diyorlar fakat böyle bir profile sahip olmak isteyecek bir insan düşünemiyorum bile. Internetin %1'ine erişebileceğini bile bile bu profile insanın ancak kandırılarak alınabileceğini düşünüyorum. Kimbilir belki niyetleride budur.

Servis Sağlayıcılarına Etkileri

Karar da ki profilleri bir kenara bırakıp Servis Sağlayıcısına getiilen yüke bakarsak ilk göze çarpan, Servis Sağlayıcının BTİK'in hazırladığı black list'e erişmesi için ayrı bir veri hattı oluşturması gerekmekte olduğunu görüyoruz. Yani S.HDSL veya ATM yada BTİK noktadan noktaya ismi ile ne demek istiyorsa o hat üzerinden haberleşecek. Kısaca ISP yeni bir hat, filitrelemeyi uygulayabilmek için yazım, donanım ve işletecek personel kaynağı ayırması gerekiyor. İşin artısı bu engellemeyi uygulamak için alınan cihaz veya yazılımın yedekli olmasıda şart koşulmuş yani Maliyet X 2 olarak hesaplayacağız.

Servis Sağlayıcılar bu kara listeyi BTİK'in belirleyeceği periodlarda güncelleyecekler ve çalışan sistemlerinde uygulayacaklar. Bur da ki veri zamanla çok büyük boyutlara gelebilri bu durumda servis sağlayıcıları belirli seviyede cihaz almak durumda kalacaklardır. Ek olarak BTİK'in Web Servislerinin stabilitesi konusunda bazı sorunlar olabilir veya bu filitreleme sunucularıda dDos saldırısında maruz kalabilir o zaman BTİK hangi altyapı ile hareket edecek? ISP'ler bu kara listelere ulaşamadığında neler olacak orası mechul?

Başka bir sorunda BTİK tarafından engellenen ama servis sağlayıcı tarafından bilerek engellenmeyen IP'ler ve Sitelerde bulunabilir. Bunun kontrolünü BTİK nasıl yapmayı düşünüyor?

Son Kullanıcı Kendi Rızası Dahilinde Filitreden Geçecek

Belkide en can alıcı nokta bu. Servis Sağlayıcılar müşteri ile yaptıkları sözleşmeye "Güvenli İnternet Hizmeti Almak İstiyorum" seçeneğini koymak zorundalar. Örneğin: TTNET'in ADSL başvuru formunda bu seçeneği işaretlerseniz sizi varsayılan olarak "Aile Profili"ne alıyorlar ve evinizden BTİK'in belirlediği kara liste sitelerine erişiminiz yasaklanıyor. ISP bu kara listede değişiklik yapamıyor fakat Internet üzerind eki global kara listelerle genişletilmesini sağlayabiliyor. Beyaz Listeye ise dokunmaları yasak fakat ISP'lerde BTİK tarafından manipüle edilebilir durumda olduğundn bazı durumlarda belirli hareketlere zorlanabilirler düşüncesindeyiz.

BTİK sürekli servis sağlayıcıların tepesinde

Servis Sağlayıcıları BTİK'e her ay bireysel abone sayısını, güvenli internet kullanan profillerin sayısını varsa kendi profillerine sahip abone sayılarını vermek zorunda. Ayrıca son kullanıcılar bu filitreyi aşmış mı? yoksa aşmammış mı? BTİK'e Servis Sağlayıcı tarafından bildirilmek zorunda. Burdaki madde BTİK'İn yeni aşma yöntemlerinin takibi ve bu yeni yöntemlere göre önlem alma amacını güdüyor fakat Internet'te son kullanıcı ile gireceği bu mücadeleden galip gelmesinin imkansız olduğunun birinin onlara söylemesi gerekiyor!

Burdaki İroni, hem son kullanıcı kendi isteği ile kendini sansürleyecek, hemde kendi tanımladığı sansürü yine kendi çabaları ile aşarsa ceza alacak!

Cezalar

5/9/2004 tarihli ve 25574 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Telekomünikasyon Kurumu Tarafından İşletmecilere Uygulanacak İdari  Para Cezaları ile Diğer Müeyyideler ve Tedbirler Hakkında Yönetmelik hükümleri
uygulanıyor.

Sonuç

Unutmayalım ki filitrelemeye son kullanıcı isterse geçebiliyor fakat bu bile çok tedirgin edici ve Internetin özüne aykırı bir şey. Sansürlerden bıkmış bir millet olarak karara aşırı tepki veriyor olabiliriz fakat zamanında youtube'un 2 yıl kapatılması hali hazırda 60bin küsür web sitesine erişilemiyor olması bizi hep diken üstünde tutuyor. Öte yandan Internet kısıtlamalarını BTİK gibi bir kurumun üstleniyor ve işletiyor olaması kara listeleri belirli ideolojilere veya belirli vatandaş profiline göre şekillendireceği korkusuda yok değil. Aklı olan herhangi bir T.C. vatandaşın bu filitrelerden birini kullanacağını sanmıyoruz,  profillere kimsenin dahil olmayacağı belli iken servis sağlayıcılara bu kadar yük ve işletme maliyeti yüklenmeside ayrı bir konu.

BTİK'in amacı tekrar gözden geçirilmeli, ne kadar başarılı olduğu, sektöre yönelik neler yapabildiği. Türkiye'ye neler kattığını masaya yatırılmalı. Acana devletin denetleme kurumları, BTİK'in işlevselliği ve amacını gerçekleştirdiğini anlamıyor mu? çok merak ediyorum!

Umarım yeni anasaya ile artık gereklilik haline gelen "Internet Bakanlığı" kurulur ve başınada aydın, Internet kullanan, genç ve dinamik bir kadro gelir. Yoksa bu Internet cahili yöneticilerle sektörün gelişimi, gelecek nesillerin bilgiye ulaşması çok zor olacak.

Oğuzhan YILMAZ
Web Hosting Türkiye

Tags: , , , , , , | Categories: İnceleme Posted by Editorial on 24.04.2011 16:14 | Yorumlar (0)

İhtiyaçlar her zaman sonsuz fakat kaynaklar sınırlıdır. Bu her kural hosting sektöründe de değişmezdir ve her zaman daha çok işlem gücüne, daha çok trafiğe daha çok depolama alanına ve daha çok alana ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyaçların çoğu günümüzde teknolojilerin gelişmesiyle az maliyetli, çok kapasiteli olarak zaten sunuluyor, zamanlada gelişiyor. Fakat verimerkezlerinde sunucunun kapladığı alanı düşünerek üretilmiş ve son kullanıcıya sunulan çözümler şimdiye kadar yoktu. İşe yazımızın konusuda bu. Micro-Serverlar!

Cloud sistemlerine artan taleple alakalı sunucu ihtiyaçlarının artmasıyla birlikte verimerkezlerinde bir çok tipte sunucu kasaları yer kaplamaya başladı. Genelde kapasiteleri ile doğru orantıda büyüklerdi. Şimdide öyle fakat donanım üreticileri yeni bir konsept geliştirerek az alanlarda, bir çok sunucu barındırılmasını imkan veren ve bu imkanı sağlarken donanım özelliklerinden de öndün vermeyen, performans'ın ve verimliliğin ön planda olduğu Micro-Server'ları ürettiler. Henüz Türkiye'de görmesekte yekın zamanda geleceği muhtemel iki micro-server'a özet bir bakış attık, bakalım bu micro-server'ların mariftetleri nelermiş.

Dell PowerEdge C5000

Dell'in geçtiğimiz aylarda tanıtımını yaptığı PowerEdge C serisi modeli Hosting firmaları için tasarlanmış ve optimze edilmiş bir micro-server serisidir. 3U alanın içinde 12 adet sunucu barındırabilen bu cihaz Dell'in vaadine göre performans ve fiyat'tan ödün vermeden çalışabiliyorlar. Dell bu ürüne çok çekirdekli cpu desteği sağlayarak performans kaybı olmadan daha küçük alanlarda büyük CPU gücüne sahip olmanızı sağlamayı hedefliyor. Bu sistem Dell'in Blade şasesinin bir benzeri fakat daha az enerji, daha az maliyete sahip olabileceğiniz bir cihaz.

Donanım öcelliklerini vermek gerekirse.
PowerEdge C5125 ve C5220 hem AMD hemde Itel CPU'larını destekliyor, 4 x DDR3 UDIMM, 2 x 3.5inc veya 4x2.5inç HDD, 2xGbE portu, IPMI 2.0 ve iKVM özellikerine sahip olarak geliyor.Güç ve Soğutma ortak alandan sağlanıyor.

Fujitsu Micro-Server PRIMERGY MX130 S1

Bu konseptin gelişmesinde fujitsunun katkısı büyük, çünkü ilk fikri ve ürünü ortaya atan firma fujitsu. MX130 sunucuları ile de piyasaya micro-server ürünlerini lanse ettiler. En büyük vaadleri enerji'de herhangi bir performans kaybı olmadan maliyetinizi %85 düşürdüklerini söylemeleri. Ürünü çok geniş yelpazede işletme kullanabilir örneğin bir şirkette back-office sunucu olarak veya bir hosting firmasında web server olarak kullanılabilir ama daha fazlası için yetersiz. Enteresan bir özelliğide hem dikey, hemde yatay olarak kullanılabiliyor olması. Öte yandan çok sessiz çalışabiyor olduğunuda ekleyelim.

Teknik özelliklere bakarsak;
Sadece AMD işlemcilerini detekleyen MX130, 4xDDR3 Ram slotu bulunuyor ve maksimum 16GB'a kadar yükseltilebiliyor. 2x3.5inc HDD mevcut. 10Kg ağırlında Genişlği 34cm, Yüksekliği 10cm, Derinliği ise 38cm olarak gerçekten micro server olduğunu gösteriyor :) daha fazla detay için aşağıdaki Spec Sheet'e göz atabilrisiniz.

Ek olarak MX130'un neye benzediği konusunda fikir edinebilmeniz açısından bir video paylaşalım istedik.

 

 

Sonuç

Konsept tamamen Gree-IT ve Enerji verimliliği üzerine kurulu, artık verimerkezlerinde veya cloud sistemlerde daha az enerji, daha az alan kullanılarak daha çok iş yapılacak vaadinde ki sektör bunu gerektriyor.
Günümüzde cloud sistemlerine talep artarken kendi cloud'ını kurmak isteyen firmaların tercih edebileceği donanımlar olduğunu dşünüyoruz. Fiyatlara ulaşamasakta şuanda ki standart sunuculardan daha ucuz olacağı kesin. Bize göre DELL'in C5000 serisi hosting firmaları için biçilmiş kaftan. Önümüzdeki günlerde bu konsept ile ilgili daha gelişmiş ürünlerin çıkacağını tahmin ediyoruz. Hatta kendi cloud'ını kurmak isteyen vermerkezleri veya hosting firmalarına yönelik anahtar teslim ürünler'de çıkacaktır.